1)İstanbul Eczacı Odası Olarak, Yaptığınız Faaliyetlerin Niteliklerinden Bahseder misiniz?
Eczacı odaları özellikle serbest eczacıların -çünkü serbest eczacıların eczacı odasına kayıt zorunlulukları var- sorunları ile ağırlıklı olarak ilgilenir, serbest eczacıya her türlü hizmeti verir. Eşit reçete dağıtımı, açılışlarında yanında olma ve özlük işleri ile ilgili durumları kendine vazife edinir. Mesleki hakları korumak ve kollamak bunun için mücadele etmek yine eczacı odasının görevidir. Bu hususta İstanbul Eczacı Odası özel bir ilgi göstermektedir. Yani eczacı odaları hem mesleği ileri taşımak için hem de meslektaşlarının hakkını korumak için vardır. Plan program dâhilinde bir takım projeler üretmek yine odaların görevidir. Biz Türkiye’deki en kalabalık nüfuslu eczacı odası olduğumuz için, bize bu anlamda destek olan bir tabanımız var. Çünkü İstanbul eczacısının çok tartışan, üreten bir yapısı var. İstanbul’un bu zengin tabanı bizi bir adım öne getiriyor. Bir de mücadele yönüyle yine İstanbul eczacılarının çok güzel bir yönü var. İstanbul tabanı her alanda olduğu gibi eczacıda da çok renkli bir tabandır. İstanbul’da her düşünceden insan vardır. Mesleki sorunlar üzerinde çok iyi bir araya gelirler. Gerektiğinde Eczacı Odaları görev yaptıkları dönemdeki hükümetlerle karşı karşıya gelme durumu yaşamaktadırlar. Zira o dönem içerisinde ne yaşanıyorsa, o an baştaki hükümetin yaptığı icraatlar sonucunda yaşanıyordur. Bir durum olduğunda ise o eczacı tabanı bir yerde toplanır. Bizim İstanbul Eczacı Odası olarak farklılığımız da budur. Eczacılar biz çağırdığımızda, bir sorun üzerine toplanacak olduğumuzda, sorgulamaz. Bilir ki probleme çözüm için bir araya geliniyordur. Bir eczacı ile eczacı odası arasında ayrılmaz bir bağ vardır. Eczacı en az haftada bir gün eczacı odasını arar, bir iki ayda bir de muhakkak buraya gelir. Bu durumdan dolayı biz eczacı ile çok yakın ilişkide oluruz. Mesela ben odaya kayıtlı eczacılarımızın %80’ini tanırım. İsimlerini bilemesem bile sima olarak çoğunu tanırım. Eczacı odaları tabanları ile çok iyi ilişkiler kurmak zorundadırlar. Çünkü odanın tabana çok ihtiyacı vardır. Kısacası eczacı ile eczacı odası ayrılmaz et ve tırnak gibidir.
2) İstanbul Eczacı Odası Başkanı Olarak İstanbul’daki Eczacıların ve Eczanelerin Durumunu Değerlendirir misiniz?
Keşke çok iyi deseydim ama bu soru herkes tarafından ortak cevaplandırılabilecek bir sorudur. Ekonomik olarak durumun çok iyi olmadığını söyleyebilirim. Çünkü eczacılar tarihinin en ciddi krizini yaşıyor. Bu gerçeği artık herkes kabullendi. Özellikle son 5-6 yılda eczane açan genç arkadaşlarımız bu krizden daha çok etkilendi. Kısıtlı bütçelerle, büyük umutlarla eczane açtılar. Geçmişin getirdiği karlılık sona erdi ve ilaç fiyatlarında hızlı bir düşüş yaşandı. Sayın Başbakanımız da bunu dile getirdi, son 10 yılda ilaç fiyatları %80 geriye gitti şeklinde bir açıklamada bulundu. Yıllar önce, kimsenin bu durum hakkında yorum yapmadığı dönemlerde biz ilaç fiyatlarının yüksek olduğunu söylüyorduk. Biz insanlar soyuluyor, devlet soyuluyor derken bizi kimse dinlemezdi. Çünkü o zamanlar borçlanma, enflasyon olağan şeylerdi. O zamanlar da sabit bir kar haddimiz vardı. Bizim karımız ortalama %20’dir. Ama bugün o karlılık %80 azaldı. Nerede %20, nerede %4? Bu tasarruf tedbirleri ve sağlık alanında yaşanılan bazı krizlerin hepsi eczacının bir bir üstüne geliyor ve oluşan bu ekonomik krizden eczacının kendini soyutlama şansı kalmayabiliyor. Eczane hizmeti bir sağlık hizmetidir ama ekonomisi de olan bir sağlık hizmetidir. Eczacılıkta hassas bir ticari denge vardır ve onu kuramadığınızda başarısız olursunuz. İlaçta bir kar azalması olduğunda en çok etkilenen eczacılar olur. Çünkü halkanın sonundasınız, ilacı hastaya siz veriyorsunuz. Depocular, ilaç endüstrisi gibi değilsiniz. Sizin ilacı vermeme gibi bir lüksünüz, satmıyorum deme gibi bir durumunuz yok. O hizmet durduğunda ve hasta hayatını kaybettiğinde siz sorumlusunuz. Benim eczacım kusursuz ilaç hizmetini sürdürür, ne pahasına olursa olsun bunu devam ettirir. 5200 eczanenin 2000’e yakını şu an sınırda. Yani etrafındaki destekleri çekildiği an kepenk indirme tehlikesi ile karşı karşıya. Ben hiçbir zaman umutsuz değilim. Yeni bir yasal düzenleme çıktı, bir takım yeni açılımlar geliyor. Yine de ben yeni eczane açacak arkadaşlara şunu söylüyorum. Sermayelerinize dikkatli bakın. Eczane açacağınız yerdeki gelir gider dengenizi iyi gözetin. Dengeli olsun, neyi hedeflediğiniz çok önemli. Eczaneyi açayım iki yıl içinde evimi arabamı alayım gibi düşünceleriniz varsa bunlar çok yanlış. Hedefinizi ne kadar aşağıda tutarsanız başarı şansınız o kadar artar. Hatta ve hatta ilk etapta tavsiyem, farklı alanların hedef seçilmesidir. Yani sanayi olur, hastane olur ya da yardımcı eczacılık olur. Çünkü burada sabit geliriniz olacak, daha güvencelidir.
3) İlaçta Fiyatların Düşmesini Biz İstedik Dediniz?
İlaçta fiyatların düşmesini istedik evet ama bugün karşı karşıya olduğumuz durumda bazı eczacılarımızın çok ciddi zararları oldu. Bu zararları karşılayacak bir mekanizma olmadığı için birçok meslektaşımız zor durumda kaldı. Yoksa biz de fiyatların çok yüksek olduğunu biliyorduk. İlacın fiyatının düşmesi doğruydu. Sadece eczacının zararını koruyacak bir mekanizma geliştirilmesi gerekiyordu. İlaç fiyatlarında değişiklik aslında artık o kadar kolay da değil. Dünya o kadar global bir hale geldi ki, dünyanın birçok ülkesinde referans fiyat uygulaması var. Mesela biz Avrupa’nın ilacın en düşük ve en yüksek olduğu 5 üyesi arasından bir ortalama fiyat belirliyoruz. Bizim üzerimizden de fiyat belirleyen birçok ülke var. Onun için artık eskisi gibi eczacıların durumu çok kötü, biraz karlılıklarını arttıralım diyemiyoruz. Çünkü her karlılık artışı ilaç fiyatları üzerine bir rakam binmesi anlamına geliyor.
4) Eczacılık Gündeminde Sık Sık Yerini Alan Fitoterapi ve Homeopati Konusunda Sizin Fikirleriniz Neler?
Homeopati bir bilim dalıdır. Avrupa’da özel ihtisasları var. Yeni yasa ile de homeopati ilaçları Türkiye’de sadece eczanelerde satılacak. Böyle olunca önce bizim iyi bir eğitim almamız gerekecek. Bunun eczaneye olumlu yansıması için eczacının bunu içselleştirmesi gerekiyor. Homeopati yarının tedavi alanlarından biridir, alternatif tedavidir. Bunun için işin ehli eğitim kadrolarının oluşması şarttır. Bunun üzerinden odaların ve Bakanlığın düzenleyeceği eğitimler ile eczacı bu konuda donanım sahibi olmalıdır. Yeni yönetmelikte bu homeopati uygulamalarına dair her şey kesinleştiğinde biz bunun eğitimi için bir çalışma içerisinde olacağız. Bu konuda acele etmeye gerek yok. Zamanla gerek Sağlık Bakanlığı olsun gerek bizler olsun yeterli eğitimler için işe koyulacağız. Eczacı da tabi ki homeopatiye önem vermelidir, çünkü bu eczanesine artı bir değer katacaktır. Bu alan eczacılarca sahip çıkılması gereken bir alandır. Yoksa ortada bir kirlilik oluşuyor. Televizyondan, internetten, radyodan satışlarla insanların sağlığı ile oynanıyor. Ürünler içerisinde barındırmaması gereken kimyasallar barındırıyor. Bu alan eczaneye dönmediği sürece, radyodan ve benzeri yerlerden devam ettiği sürece devletin de buradan ciddi bir kaybı olacak. Bu ürünler kaçak olduğu için vergilendirilmesi yapılmayacak.
5) 6197 Sayılı Kanun Değişikliğinde Yer Alanlar Beklentilerinizi Karşıladı mı? Olumlu ve Olumsuz Yönlerini Değerlendirir misiniz?
Hiçbir yasal düzenleme dört dörtlük değildir. Hangi yasa değişirse değişsin bir kesim bunu eksik bulabilir. Hatta yasayı çıkaranlar bile bunu eksik bulabilir. 6197 tabi ki beklentilerimizi tam anlamıyla karşılayamadı. Ama bizim 20 yıllık bir hayalimizdi, bu yasada değişiklik yapılmasını istiyorduk. Katkı veren herkese teşekkür ediyoruz. Eksikleri olduğu kadar artıları da var. Buradaki tek düşüncem, başlangıçta biraz yönetmeliğe bağlı noktaları vardı. Mesela yeni mezun olmuş arkadaşların bizden çok geri durumda mesleğe atılmasını istemem. Yerleştirme puanı bizi çok endişe ettirmişti. Bize avantaj sağlıyor bu ama yeni mezunların şansı sıfır. Zannedersem bunu yönetmelikte değiştirecekler. Kısıtlamanın 6-7 yıl sonra yürürlüğe girecek olması bugünkü ekonomik durumu görünce beni endişelendiriyor. Belki yine ilerde İstanbul’un birçok semtine 30 yıl hiç eczane açılmayacak. Bir kere bir vesile ile Paris’e gittiğimde, Paris’in merkezine eczane açılması mucize dediler. Ancak biri devralırsa mümkün oluyor ve o da ancak büyük paralarla oluyordu. O zaman hepimizin eczaneleri ciddi bir değer edeceği için, en azından başarısız olsak bile başkasına devredip elimize geçen para ile de hayatımızı devam ettirmemiz mümkün olacak. Bu da olumlu yanıdır. Eczacı tanımı yenilenmesi ve eczane ürününün çeşitlendirilmesi olumlu şeyler. Yetersiz bulmak, çıkan yasanın olumlu olduğunu düşünmeyi engellememeli. Yasa olumludur çünkü 20 yıllık bir hayalin sonucudur.
6) Almanya’da 120 metrekare olan en küçük eczane alanı Türkiye’de 35 metrekare. Yeni yönetmelikte bunun arttırılması gerekir mi?
Onunla ilgili düzenleme yapmayacaklar, yapmamaları da gerekir. Çünkü, özellikle metropollerde dükkan kiraları çok pahalı. Yani bugün 120 metrekarelik eczaneyi bırakın hava parasını, kiralayacak eczacı sayısı çok azdır. Hava paraları da ayrı gündeme geleceği için o parayı denkleştirmek zor. 35 metre kare tam yeterli değildir ama akılcı şekilde dizayn edip ürün şeklini düzgün seçersen yeterli olabilir. O açıdan 35 metrekare Türkiye’nin ekonomik şartlarında doğru bir tercih. Gücü olan daha büyüğünü açar, üst sınırda bir sınırlama yok. Ama alt sınır için 35 metrekare bugün için isabetlidir. En yoksul meslektaşın bile eczane açabileceği ortamların sağlanması bizim için önemlidir.
7) Bazı ülkelerde nöbet sistemi yok, 24 saat açık eczaneler var. Nöbet sistemi bizde hala devam etmeli mi?
Nöbet sistemi olmak zorundadır. Esasında dünyanın her yerinde nöbet sistemi var ama farklı uygulamalarla hayata geçiyor. Hastanın 24 saat ilaca ihtiyacı var. Bu hizmeti sürdüremezsek o boşluğu başkası doldurur. Ancak nöbet nasıl tutulmalı dersek, çok farklı nitelikte eczaneler açılıyor. İstanbul çok renkli ve eczaneleri de öyledir. Semt eczanesi, AVM eczanesi, cadde üstü eczanesi, hastane karşısındaki eczane, ASM karşısındaki eczane ve tüm bu eczanelerde hizmet veren her meslektaşın kendine göre bir eczane açma kapama isteği var. ASM karşsındaki eczaneler sabah 8’de açayım akşam 6’da kapatayım diyor, Cumartesi de açmayayım diyor. Ama semt eczanesi de diyor ki akşam 6’dan sonra yoğunluk oluyor, Cumartesi de öyle yoğun oluyor, ben o zamanlar açık olmak istiyorum diyor. AVM içindekiler diyor ki insanlar bize akşamüstü geliyor. Şimdi bunların hepsine dilediğin gibi aç diyemeyiz. O zaman kimi eczane nöbete 6’da başlayacak kimi 8’de kimi 10’da başlayacaktır. Bunu çözecek ara çözümü oluşturamadık, bunlardan birini de dayatamıyorsun. O yüzden yıllardan beri geleni devam ettirdik, belki doğru değildi. Ama günün şartlarına göre eczacılıkta kendini geliştirmek zorundadır. Lakin şu da var, Türkiye’de eczaneler arasında çok farklılıklar var, gelir homojen değil. Sen eczaneyi şurada kapat sen şurada kapat diyemiyoruz. Ancak bir gün birileri bunu yapmak zorunda, yoksa bir gün istenmeyen şekilde bu değişiklik yapılacak ve biz bunu kabul etmek zorunda kalacağız.
8) Doçentlikten sonra eczane hakkımız korunuyor mu?
İstediğiniz kadar okuyup istediğiniz kadar zaman geçse de eczane açabiliyorsunuz. Ne yaş ne de eğitim sınırı var.
9) Hastane Eczacılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hastaneler eczacılık için şu an en boş yer. Sağlık Bakanımızın da bu konuda bize bir sözü vardı. Bizde hastane eczacılığında gerçek bir hastane eczacılığı anlayışı yok. Hasta odaklı bir anlayış yok. Klinik eczacılık bizde daha çok az yerde var. Biz bunun zorunlu eğitim olmasını istiyoruz. O zaman Bakanımız dedi ki, siz yetişkin eleman sağlayın, ben kadro açarım. Bugün Anadolu’da çoğu hastanede eczacı bile yok. Yatan hastaya ilacını hazırlamak değildir eczacılık. Bugün bizim işimizi hastanede hemşireler, bakıcılar, refakatçiler yapıyor. Sadece birkaç özel hastane bunu uygulamaya çalışıyor. Hastanede ilaç olması gereken her noktada eczacının devrede olması gerekiyor. Eczacı sorumlu olmalı. Avrupa’da eczacıdan başkası ilaca dokunamıyor. Her kürsüde her hasta başında eczacı hastaya ilaç hizmeti veriyor ve hastayı sürekli eczacı takip ediyor. Bunun için eğitim sistemimizin değişmesi lazım. Geleceğin en parlak alanı hastane eczacılığıdır. Sanayi eczacılığına göre dahi daha parlak bir geleceği var. Biz sanayiyi çok fazla içimize sindiremedik aslında. Eczacı hanım arkadaşları hariç tutuyorum. Çünkü ağır çalışma koşullarına dayanıp özel hayatını devam ettirmek çok zor oluyor. Önce bir eczacı sanayiyi, kamuyu, hastaneyi denemeli. Eczane alanı eski cazibesini yitirecek. Kısıtlama başladıktan sonra özellikle durum buraya gelecek. Eczacılık bitecek fikirlerine katılmıyorum. İlaç var olduğu sürece eczacılık var olacak ama serbest eczacılıkta eski cazibe kalmayacak. Diğer alanlarda eczacılık yapmak çok daha cazip olacak. Eczane açacaksanız dahi açacağınız ilin en büyük ilçesinde eczanenizi açın. En hızlı gelişen ilçesinde açın. En önemlisi nerede eczane açacak olursanız olun, eczacı odanızın o dönemki yöneticisine gidin ve muhakkak danışın.
10) İlaç kutularının üzerinde ilaç fiyatlarının bulunmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Esasında çok fazla hastanın tepkisini alıyor ve doğru değil. Toplumda bir güvensizlik oluşturuyor ve bazı eczaneler nakit satışta bunu haksız rekabete sürükleyebiliyorlar. 20 liralık bir ilacı 18 liraya veren olunca bu haksız rekabeti tetikliyor. Üzerinde fiyat olursa bunun takibi yapılır ve duyulur. Diğer yanı da hastaya güven verir. Hasta fiyatı görür ve bundan ötürü rahatlar. Hastanın ilacın fiyatı ile bilgi alması giderek zorlaşıyor. Hasta market tipi kasalarda okutma esnasında fiyatı görebilecek deniliyor ama bunu kaç kişi takip edebilir. Aslında yürürlükte olan 1267 sayılı yasa gereği de bu fiyatlar üzerinde yazmak zorundadır.
11) Yeni fakültelerin açılması ve mevcut mezun eczacı sayısının artması sizi endişelendiriyor mu?
Bu durum bizi endişelendiriyor ama bunun için endişenin yeterli olmadığını biliyorum. Bu bir hükümet politikasıdır. Yeni fakültelerin açılması demek o yerde bir canlılığın oluşması demektir. Sosyal hayat ve yaşamın gelişmesi demektir. Ticari hayat gelişiyor. Açılan ilin de popülaritesi oluşuyor. Vakıf üniversitesi rüzgârı bir süre daha devam edecek. Almanya’da Türkiye’den daha çok fakülte var ama oradaki mezun sayısı bizim yarı sayımız. Onlar kontenjanı az tutuyor. Bizim de yapmamız gereken bu. Fakülte sayısı artarken, kontenjan sayısını azaltmamız gerekiyor. Böylece ihtiyaç kadar eczacı yetişecek. Tabi ki sürekli eczacıya ihtiyaç olacak.
12) AVM eczanelerine eskiden çok sıcak bakmamaktaydınız, şimdi ise sizin de AVM eczaneniz var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ağırlıklı olarak alışveriş ticaret üzerine bir trend oluşmaya başladı. Bunun en önemli handikabı ekonomik krizden buradaki her mağaza oldukça olumsuz etkilenebilir çünkü o eczaneler yüksek giderli ve tek dayanağı nakit satış olan eczanelerdir. Öyle olunca riskli eczanelerdir. Aynı zamanda ihtiyaçtırlar. Bugün her alışveriş merkezine binlerce kişi gelir gider ve sağlık hizmeti ihtiyacı vardır.
13) İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu dair kanuna ve İTS’ye başlangıçta çok karşı çıktınız. Hiç olumlu yanları yok mu?
Bizim tek tepkimiz eczacılıkla ilgili hizmetlerin içinde eczacı adı geçmeyen bir kuruma devredilmesi idi. Kurum oluşuyor ve yönetim şemasında hiç eczacı yoktu. Tek karşı çıktığımız tarafı bu idi. İlacın üretiminden tüketimine her safhada denetimi sağlayacak bir kuruma ihtiyaç elbette var, bunu kabul etmek gerekir. Orada temel karşıtlığımız eczacıların da orada aktif rol sahibi olmamalarıdır. İTS’ye gelince ben eczacıya hala sıkıntı çektirdiğini düşünüyorum. İlaçta sahteciliği önleme hususunda da ülkemizde ilaç değil kutu sahteciliği var. Bu da devleti dolandırmak demektir. İTS sahte kutuculuğu önlemiştir. Ancak bakıldığında faydalarını da görüyoruz. Ayrıca İTS ilk günden bu yana kendini çok yeniledi, eksiklerini kapattı. Özellikle yasa ile yürürlüğe giren yeşil reçete, kırmızı reçeteye tabi ilaçları artık kontrol edip her ay teslim etmeyi bırakacağız. Artık onlar denetimlerde bizden sorulmayacak. Bunun gibi birçok angarya da yavaş yavaş üstümüzden kalkıyor. Biz bu alanda yapılan ve eczacıların faydasına olan hiçbir uygulamaya kökten karşı değiliz. Bir şeyi kökten reddettiğinizde onun da bir anlamı yok. Uygulayarak bir takım şeylerin eksiği ortaya çıkar.
14) E-reçete konusunda görüşleriniz nelerdir?
E-reçete ile eczacının ilaç üzerindeki birçok sorumluluğu düzenleniyor. Hastanın reçeteyi size getirdiğinde hekimin yaptığı birçok hatayı düzeltmek zorunda kalıyordunuz. E-reçete ile birlikte eczacı sadece verdiği ilaçtan sorumlu olacaktır.
Bizler, Eczacı Semih Bey'e ilgisinden dolayı çok teşekkür ediyoruz.
Röportaj: Ayşe Esra GÜLER- Ülkü ALKO- Mustafa MELİKOĞLU
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM